top of page
  • Yazarın fotoğrafıTELKİN DERGİSİ

Bilgi Güçtür / Yunus Emre ILICA

Bazılarının mesleğini çalacağını düşünmesi sebebiyle korktuğu, bazılarının insanlığı eski samimiyet ve içtenliğinden kopardığı düşüncesi nedeniyle kabullenmek istemediği, bazılarının ise medeniyeti geliştirme amacına ulaştıracak en temel unsur olarak gördüğü teknoloji, takip edilemeyecek bir hızla gelişiyor.

Bahsettiğim gelişimin var olmasını sağlayan unsurlardan birisi de telefon, bilgisayar gibi cihazlar. Burada da bu cihazlarla ilgili 3 ana konuyu ele alacağız. Üretilen bilginin kullanılması, bilgiyi kullanana güvenmeme ve bunların ötesinde daha üstün bir teknolojiye ihtiyaç duyulan konular için geliştirilen bilgisayarlar.

Google'ın veri deposu


Üretilen Bilginin Kullanılması


Kelime kelime ilerleyelim. Teknolojik düzlemde bilgi, “information” veya daha sık kullanılan bir başka sözcük olan “data” (veri) ile ifade edilir. Her türden işlem, davranış veri oluşturur. İnternetin oluşturulması ve veri üretilmesi (ilk eposta gibi) 1960’lı yıllarda ABD ordusunda başlamıştır. İlerleyen yıllardaki hikâye mâlumunuz. Ancak en önemli değişim ise 90’lı yıllarda ortaya çıktı. Artık internette yalnızca belli şirketler veya kurumların ürettiği veriler bulunmayacaktı. Bireyler de bu ortamda veri üretebilecekti.


Üretilebilecek veri boyutunun ani sıçrayış noktalarından birisi bu idi. Bu volüme (hacim) bugün şu şekilde ifade edilir: 19 haneli bir sayı olan Kentilyon boyutundaki byte miktarından internette her gün neredeyse 3 adet üretiliyor. Sonraki aşamada yeryüzünde var olan tüm bilgilerin internete yüklenmesi gerçekleşti. 2010’lu yıllar itibariyle, yeryüzünde üretilen bilgilerin yüzde 98’i internette bulunuyordu. Bu bir diğer sıçrama olarak karşımıza çıktı. Bilginin ifade edilişi, üretilmesi ve büyüklüğü ile ilgili noktalara değinildiğine göre üretilen bilginin kullanılmasından bahsedilebilir.


Bilginin kullanılması şeklindeki söylem, kullanmak kelimesinin çağrışım gücü sebebiyle art niyetli bir kullanım anlamını ifade ediyormuş gibi gözüküyor olabilir. Felaket haberciliği görevini üstlenen ve teknolojinin evreni yok edeceğinden bahseden üçüncü sınıf medya kuruluşlarının söylemleri bir kenara bırakılırsa, bilginin kullanımındaki nitelik bizi taraf almaya itmeli.

Reklamlar Kötüdür (!)


Bilgi bugünlerde Big Data (Büyük Veri) olarak ifade edilen bir sistem tarafından kullanılıyor. Bu sistem internet ortamında üretilen ve anlamlı hale getirildiğinde ürün, hizmet satışı veya enformatik anlam taşıyabilecek potansiyelde olanları ayıklayarak, bu bilgilere ulaşmak isteyenlere (şirketler, kurumlar, reklam servisleri…) sunuyor. En sık kullanılan ve en akılda kalıcı olan örnek sosyal medyada karşımıza çıkan reklam servisleri.


Bu sistem, daha önceden incelediğiniz, satın aldığınız veya bir arkadaşınıza mesaj olarak yazdığınız, kısacası Big Data’nın anlayabileceği dilden konuştuğunuz herhangi bir alanda ürettiğiniz bilgideki potansiyel reklam unsurlarını bularak, kendi veri yığınındaki algoritma desteği ile çalışan reklam hizmetlerine sunuyor. Bu reklam servisleri de sizin için potansiyel ilgi alanı olan objeyi sizin önünüze çıkarıyor. Ne kadar kötü değil mi? Bence değil.



Reklam servislerini sağlayan hizmetler, pasif gelir grupları arasında yer alıyor. Reklam servisleri internet ortamında içerik oluşturucu niteliğindeki kişi gruplarının önemli bir dayanağı. Biliyorlar ki; kaliteli içerikler site trafiğini, site trafiği reklam kazançlarını arttırır. Reklam verenler için işler daha da basit. Kendi ürün veya hizmetleri ile ilgili potansiyel müşterilerin yoğunlukta olduğu sitelerin keşfedilmesi yeterli. Ki çoğu zaman bunu algoritma, sitelerin ve içeriklerin anahtar kelimeleri ile sınıflandırılmış şekilleri sayesinde kolaylıkla ve süratle gerçekleştiriyor.


Nihai kullanıcı olarak bizler, basit bir reklam içeriği olarak gördüğümüz şeyin kendimize ulaştırılma sürecindeki teknolojik altyapı ve gelir kapısı haline gelen sektörleri göz ardı etsek de domuz gribinin yayılış alanlarını keşfetmek için Google arama altyapısını kullanan modellemeler ile başlayan bu sistem; eğitimde öğrencinin ihtiyaçlarını belirleme ve sürecini bireyselleştirme, devletlerin veri işlemesinde, bankaların müşterilerini analiz etmesi gibi alanlarda kullanılıyor. Gelecek 10 yılda 44 katına çıkacağı düşünülen bu sistemin sadece bir kolu olan reklam hizmetlerinin sloganı ile sonlandıralım:

“Doğru ürün ya da hizmeti, doğru müşteriye, doğru fiyatla, doğru kanalda, doğru yerde ve zamanda sunmaktır.“ Yani artık ürüne göre müşteri değil, müşteriye göre ürün devri başlamıştır.

Bilgiyi Kullanana Güvenmeme


Blockchain, BitCoin ile netleşen bir felsefe idi. Blockchain en bilindik yönü ile bankaların, bireysel veya kurumsal sözleşmelerin yaratacağı uyuşmazlıkların çözümünü değil, yaşanmamasını, hatasızlığı vaat ediyor. Kayıt defteri gibi bir işleyişi bulunan sistemin içerisine işlediğiniz her bir veri kaydedilir. Bankaların dekontları yalnızca banka tarafından var edilir ve size aksini iddia edemeyeceğiniz bir evrak olarak sunulur.

Blockchain sisteminde o kayıt hatasız ve birden fazladır. Herhangi bir kişi ile gerçekleştirdiğiniz sözleşme Blockchain’e yüklendiğinde para alacağınız kişinin ödemelerinde aksaklık veya eksiklik yaşanması imkânsız olacaktır. Bunu bizzat sistem otomatik olarak işler. Veri güvenliği ve sağlam bir iş akışı sağlayan bu sistem, işlem hızı ve gizlilik gibi unsurları ile bankalardan daha avantajlı bir konumda. Asıl soru bankaları devirip devirmeyecekleri değil, ne zaman devirecekleri?


İnsanlığın bugüne kadar karşılaştığı en zor sorun olduğu iddia edilen Kuantum Mekaniği, Kuantum Bilgisayarları hayalini doğurmuştur. Nitekim birçok ülke bu konuya sıkı yatırımlar yapmaktadır. Çok fazla olasılık bulunan senaryoları klasik bilgisayarlardan milyonlarca kat daha hızlı gerçekleştirebilecek olan bu bilgisayarlar, mutlak sıcaklık olan -273 derecede, ısı, ışık, hareket veya herhangi bir etkiye izin vermeyecek vakumlu alanlarda çalıştırılıyor.

Dağınık ve belirsiz halde bulunan elektronun herhangi bir etkiye maruz kalması tüm sistemi işlevsiz hale getireceğinden böyle bir yöntem izlenmektedir. Klasik fiziği yerle bir eden Kuantum fiziğinin var ettiği kuantum bilgisayarlar klasik bilgisayarlara hesap makinesi gözü ile bakmaktadır. Klasik bilgisayarlarda kullanılan ve byte’ın 8’de 1’i olan bit’ler Kuantum Bilgisayarlarında Kubit şeklini alır. Tahminlere göre 300 Kubit evrendeki atom sayısından daha fazla bir olasılık hesabı gerçekleştirebilecek potansiyelde. Teknolojinin yeni evrenine ufak bir yolculukta edinmenizin arzulandığı ders “Ne olacak?, Nasıl olacak?” sorularını bir an evvel aşıp “Biz bu evrene nasıl dahil olabiliriz?” sorusunu sormanızdır.

9 görüntüleme0 yorum

Son Paylaşımlar

Hepsini Gör
bottom of page